Herkese merhabalar, psikoloji öylesine geniş bir konu ağına sahip ki her birine ayrı bir başlık açmak en doğrusu! Farklı alanların oluşturduğu bilgi topluluğu ise bizlere yeni bir kapı açmakta ve insan ruhunun bedenle birleşiminde ne tür faktörlerin rol oynadığını göstermektedir. Bugün o kapılardan birine göz atmak ister misiniz?

Psikolojik sendromlar, literatürde zamanla oluşan ve belirli semptomlarla karakterize olan rahatsızlıkları ifade eder. TDK Güncel Sözlük’ e göre Fransızca kökenli olan sendrom kavramı, tıp dilinde belirge mecazi anlamda ise sıkıntı anlamına gelmektedir. Aslında kelimenin daha da kökeninin Eski Yunan dilinden geldiği de rivayet edilir. Böylece eski çağlardan gelen bir anlam bütünlüğü rahatsızlıklara dair fikir vermektedir.

Sendromlar genellikle onu keşfeden doktorlar veya keşfedildikleri yerin isimlerini alırlar. Böylece daha akılda kalıcı ve hatırlaması kolay olur. Nedenlerine dair kesin bulgulara rastlanamayan sendromlar, zamanla edinilen bilgiler ve geniş çaplı araştırmalar sonucunda belirgin rahatsızlıklara da dönüşebilir. AIDS bunun en temel örneklerinden biridir. Başlangıçta “eşcinsellikle ilgili bağışıklık hastalığı” olarak nitelendirilse de hastalığa sebep olan virüs saptandıktan sonra bugünkü ismini almıştır. Yine en bilinen sendromlar olan Down Sendromu, Tourette Sendromu, Asperger Sendromu gibi sendromlar genetik temelli olarak ortaya çıkmaktadır.

Haydi günümüz toplumlarında sıkça rastlanan birkaç sendroma birlikte göz atalım;

Peter Pan Sendromu

1983 yılında psikiyatrist Dan Kiley tarafından tanımı yapılan sendrom, yetişkinlik çağında olmasına rağmen büyüme korkusu taşıyan ve yaşının gerektirdiği sorumlulukları yerine getirmekte zorlanan kişiler için kullanılmaktadır. İsmini James Matthew Barrie’ nin Peter Pan isimli romanından almıştır. Peter Pan Sendromuna sahip olan kişiler anı yaşama, geleceği düşünmekten kaçınma, sorumluğu başkalarına yükleme gibi davranışlar sergilerler.

Peter Pan’ ı çizgi filmlerde ve aynı isimle çekilmiş pek çok filmde görebilirsiniz.

Munchausen Sendromu

Hasta olmadığını bildiği halde sürekli olarak doktorlara başvurarak tetkik olma ihtiyacı hisseden kişilere verilen addır. Munchausen Sendromu ilk kez 1951 yılında Richard Alan John Asher tarafından tespit edilmiş olup adını Alman yazar Rudolf Erich Rasper’ in 1785 yılında yayımladığı Baron Munchausen’ in Rusya’ daki Muhteşem Seyahatleri isimli kitabından almıştır. Osmanlı-Rus-Avusturya Savaşları esnasında yaşadıklarını abartılı bir biçimde anlatarak ilgi çekmeye çalışan bir subay olan ana karakter Munchausen’ dir ve sendroma sahip kişilerde de var olmayan bir durumu abartarak varmış gibi gösterme çabası görülmektedir. Munchausen Sendromu, Hipokondriazis yani halk arasındaki deyimiyle “hastalık hastası” olarak bilinen rahatsızlıkla benzerlik göstermektedir. Hipokondriaklar, gerçekten hasta olduklarına inanmaktadırlar ve doktora haklı bir sebep sunduklarını düşünürler. Munchausen Sendromuna sahip kişiler ise genel tıbbi prosedürlere ve hastalık bilgilerine hakimdirler; ancak hasta olmadıklarını bildikleri halde yine de hastanelere başvurmaya devam ederler.

1988 yılında Munchausen’ in Maceraları adında 2 saat 7 dakikalık bir film çekilmiştir.

Don Juanizm Sendromu

Karşı cinsle sürekli olarak cinsel ilişkide bulunma isteği ve herhangi bir ilişki düşünmeksizin yeni bir cinsel yönelim halidir. Yani kişiler, fazlasıyla istek duydukları karşı cinsle birlikte olabilmek için çaba sarf ederler; ancak birliktelik sonrası ilgi ve istek tamamen kaybolur. Kurgusal bir karakter olan Don Juan pek çok hikaye, oyun ve filme konu olmuş ve bu sendroma da adını vermiştir. Mecazi olarak zampara, halk dilinde ise çapkın olarak adlandırılan karakter erkektir ve sendroma daha çok erkeklerde rastlandığı bilinmektedir.

Don Juan hakkında daha fazla bilgi almak için 1948 yılında Don Juan’ ın Maceraları, 1994 yılında Don Juan De Marco ve 1988 yılında Don Juan isimleriyle çekilmiş filmleri izleyebilirsiniz.

Othello Sendromu

Erkeklerde daha sık görülen bir sendrom olan Othello Sendromu, partnerine karşı aşırı şüphe ve kıskançlık haliyle karakterize olmuş bir rahatsızlıktır. Adını Shakespeare\’ in meşhur romanı Othello’dan almıştır. Eşine duyduğu derin kıskançlık sonucunda eşini öldürerek intihar eden Othello’ nun hikayesi, günümüz patolojik kıskançlığının tanımlanmasında önemli bir rol oynamıştır. Özellikle aldatılma şüphesiyle başlayan belirtiler, her an cevap bekleme, aradığında ulaşabilme ve sözel teyit gibi beklentilerle kendini gösterir. İlk kez İngiliz Psikiyatrist Jon Todd tarafından tanımlanmıştır.

Othello, opera gösterilerine konu olmakla birlikte 1995 yılında aynı isimle 2 saat 5 dakikalık bir film çekilmiştir.

Yabancı El Sendromu

1908 yılında Kurt Goldstein tarafından tanımlanan sendrom, kişinin ellerinden birinin istemsiz hareketlerde bulunması durumunu ifade etmektedir. Beynin sinirsel bölgeleriyle bağlantılı olduğu düşünülen sendrom, korpus kollosum denilen ve beynin sağ-sol loblarının iletişimini sağlayan bölgenin zarar görmesi veya tedavi amaçlı alınması sonucunda ortaya çıkmaktadır. Bunun sonucunda ellerden biri loblardan gelen mesaja ulaşamadığı için kişiden bağımsız olarak hareket etmektedir. Bilinen bir tedavisi olmayan sendromun etkileri, el egzersizleri ve eldiven kullanma gibi önlemlerle azaltılmaya çalışılmaktadır.

Tamamen bu sendrom üzerine çekilmese de 1984 yapımı All Of Me filminde içine bir kadının ruhu kaçan bir adamın vücudunun yarısının kendi kontrolünde diğer yarısının ise kontrolü dışında hareket etmesini anlatmaktadır.

Capgras Sendromu

Çevresindeki kişilerin gerçekliğinden duyulan yoğun şüphe sonucunda başkaları tarafından ele geçirilen kişiler oldukları düşüncesine kapılan kişilerin yaşadığı rahatsızlığa 1923 yılında Fransız psikiyatrlar J. Capgras ve J. Reboul-Lachaux tarafından Capgras Sendromu adı verilmiştir. Şizofreninin bir alt dalı olarak görülen bu sendromu yaşayan kişiler, kendisine karşı yapılan bir tür eylem ve kafa karıştırıcı olaylar dizisi şeklinde açıklamalar yapmakta ve aşırı uç fikirler ortaya atmaktadır. Yüzleri aynı olsa dahi tanıdıkları kişilerin aslında gerçekte kendileri olmadığı ve kendisini kandırmak üzere kurgulanmış bir yaşam düzeni içerisinde bulundukları düşüncesi hakimdir.

1998 yapımı Truman Show filmi tamamen sendromu tanımlamamakla birlikte kurgusal yaşam üzerine fikir vermektedir.

Stockholm Sendromu

1973 yılında İsveç’ in başkenti Stockholm’ de bir banka soygunu gerçekleşir ve altı gün boyunca rehin tutulanlardan biri olan bir banka görevlisi, rehin alındıkları zaman dilimi boyunca kendisine iyi davranan soygunlardan biriyle özdeşleşir. Soyguncularla olan bu iletişim kaçmalarına yardım etmeye dek sürer ve bu olay literatürde psikiyatrist Bejerot tarafından Stockholm Sendromu olarak tanımlanır. Kendisine zulmederek kötü muamelede bulunan kişilere karşı geliştirilen öfke durumunun yerini sempati duymanın alması bu sendromun kısa özetidir.

Günümüzde dünya çapında bir üne kavuşan La Casa De Papel dizisinin senaryosu kuşkusuz Stockholm Sendromu’ ndan esinlenerek yazılmıştır. Yine 1969 yılında gösterime giren Moju/Blind Beast/Kör Canavar filmi de tamamen bu sendromu konu alan bir filmdir.

Cotard Sendromu

1880 yılında Fransız nörolog Jules Cotard tarafından tanımlanan Cotard Sendromu, kişinin ölü olduğuna inanmasıyla karakterize olmuş bir rahatsızlıktır. Cotard’ ın kayıtlara geçen meşhur vakasında, bir kadın hasta ölü olduğuna inandığı için yemek yemeye ihtiyacı olmadığı düşünür ve sonuçta açlık sebebiyle hayatını kaybeder. Farklı vakalarda, gömülmek isteyen ve ölü olduğunu düşündüğü için günlük yaşam aktivitelerini reddeden kişilere de rastlamak mümkündür. Bu sendrom genellikle kadınlarda görülmektedir.

2008 yapımı New York Yanılsamaları filmi toplamda 2 saat 4 dakikalık süresi boyunca bu sendroma sahip bir karakteri de konuk olarak ağırlamaktadır. Aynı zamanda Cotard Sendromu adıyla çekilmiş kısa film de bulunmaktadır.

Bunların haricinde ismini sıkça duyduğumuz bir diğer sendrom Pika Sendromu‘ dur. Sendroma dair bilgi verdiğim bir yazım ve Pika Sendromu temalı film önerisi yazım olduğu için buraya linklerini bırakıp kaçıyorum:

PİKA SENDROMU NEDİR?

PİKA SENDROMU TEMALI FİLM ÖNERİSİ

Yukarıda açıkladığım sendromlar, sıkça rastlanan ve psikiyatrlar tarafından tanımlanarak çeşitli şekillerde filmlere ve diğer sanatsal eserlere konu olan sendromlardan bazılarıdır. Psikoloji literatüründe çok daha fazla sendrom bulunmaktadır. Ancak bazıları kişilerde nadiren rastlanan vakalardan oluşur.

Herkese mutlu günler dilerim. Mutluluk her şeyin olmasa da pek çok şeyin ilacıdır 🙂

Esenle kalın.

Psiket..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Benzer Yazılar