Herkese yeni bir günden merhaba! Klasik bir söz kalıbıyla konuya giriş yapayım: Tüm dünya ile birlikte ülkemizde de görülen koronavirüs salgını tüm alanlarda olduğu gibi mesleğimizi de oldukça derinden etkiledi. Bir miktar olumlu sayılabilecek gelişmeyi de beraberinde getiren pandemi süreci, ruh sağlığı alanında çalışacak olan meslek elemanlarına da bazı yenilikler getirdi. Bugün yeni mezunlarımız ve onların dijital mezuniyet süreçlerini konuşalım istedim.

Kaygılar, korkular, belirsizlikler.. Her kesimin aşmaya çalıştığı yeni sürece henüz temel eğitim sürecindeyken yakalanan öğrenciler için önce kendi öznel iyi oluşlarını koruma ardından topluma yararlı olma görevi yüklenmiş oldu.

Temel eğitim eksikliğinin kaygısı hızlıca geçilen dijital süreç (uzaktan eğitim) ile birlikte bir nebze olsun azaldı. Ancak yüz yüze görüşme temeli üzerine kurulu bilim dalları için durum düşünüldüğü kadar kolay değil. Gerektiğinde “Yanındayım.” mesajını verebilecek bir destek dokunuşu, danışan duygusal boşalımın ardından ağlama ihtiyacı hissettiğinde uzatılabilecek bir mendilden mahrum bırakılmak psikolojik danışmanlar için adapte olunması zor bir süreç olarak karşımıza çıkmaktadır.

Sosyalleşmenin gücünün etkisini kıran pandemi süreci ruh sağlığı alanına hiç mi olumlu bir etki yapmamıştır? Empatik yaklaşım konusunda danışman-danışan bağını kuvvetlendirecek bir sonuç doğurabilir elbet. Örneğin, danışanı anladığını hissettirmeye çabalayan bir danışman yerine aynı kritik süreci birebir yaşamış danışman ve danışanın görüşmelerine tanık olacağız. Danışanlar için bu durum anlaşıldığını bilmek, hislerinin karşı tarafa aktarıldığını düşünmek açısından rahatlatıcı bir etkide bulunabilir.

Yeni mezunların en önemli kaygılarından biri de temel eğitim sürecinin tamamlanması aşamasında oluşan yetkinlik kaygılarıdır. Kimi öğrencilik yıllarında kendisini donanımlı bir danışman yapmak için çalışmalara başlarken kimisi ise mezuniyet sonrası gelişimine destek olabilecek eğitimlere başvurur. Özellikle uzaktan eğitimle mezun olan psikolojik danışmanlar için pandemi süreci, tabir-i caizse “sudan çıkmış balık” sembolüne dönüşebilir. Nereden başlasam? Hangi eğitimleri alsam? sorularının karşısında oluşan karmaşa danışmanları “Her türlü bilgi kutsaldır.” anlayışıyla alabilecekleri bütün eğitimlere katılma gibi yanlışlara sürükleyebilir.

Montaigne’ in anlamlı bir sözü vardır: “Hedefi olmayan gemiye hiçbir rüzgar yardım edemez.” Eğitim alma konusunda öncelikle kendinize bir hedef alanı belirlemeniz gerekmektedir. Örneğin, ağırlıklı olarak çocuklarla mı çalışmayı düşünüyorsunuz yoksa yetişkinlerle mi? Bu soruyu cevapladıktan sonra yönelmeyi düşündüğünüz alanın sorunlarını araştırmanız gerekir. Çocuklar için hangi eğitimler faydalı olabilir? Konuşmadan ziyade resim üzerine çalışmaların ağırlık kazandığı çocuk alanı için Bilişsel Davranışçı Terapi mi daha uygundur yoksa Oyun Terapisi mi? gibi sorularla öz farkındalığınızı geliştirebilir ve yol haritamızı çizmeye başlayabiliriz.

Çocuklarla çalışmayı seçtiğinizi farz edelim. Hangi alanlarda eğitimlere katılabilir ve uygulayıcı sertifikasına sahip olabilirsin?

-Oyun Terapisi, Wisc-r, çocuklar için objektif testler (dikkat ve algı testleri, gelişim tarama testleri, zeka testleri, projektif testler vb)

Peki ya yetişkinlerle çalışmanın sana daha uygun olduğunu düşündüysen?

-Psikanaliz eğitimi, BDT, Sanat Terapi, Gestalt Terapi, Aile Danışmanlığı, Çift ve İlişki Terapistliği, Cinsel Terapi, Şema Terapi vb.

Bunların dışında ergenler, yaşlılar veya engellilerle çalışmayı tercih edebilirsiniz. Seçtiğiniz alan hangisi ise o alanın öncelikli problemlerini araştırarak katılabileceğiniz eğitimlere göz atabilirsiniz.

Günümüzde pek çok kurum, kuruluş, dernek eğitim vermektedir. Önemli olan yetkinliği yüksek kişilerden eğitim alabilmektir. O yüzden eğitim alacağımız yeri seçmek oldukça önemlidir. Burada karşılaşabileceğiniz en büyük sorunlar ücret ve ulaşım konusu olabilir. Uygun fiyat sizi cezbedebilir; ancak sonrasında yetersiz hissetmektense bir sefer iyi bir eğitim almak daha doğru olacaktır.

Mezun olduktan sonra kendinizi yetersiz hissetmeniz ve kaygılanmanız çok normal bir süreçtir. Bu süreci atlatmanıza yardımcı olacak itici güç özfarkındalığınız olacaktır. Şu an yetersiz olabilirim; fakat inanırsam ve çabalarsam başarabilirim.

Herkese iyi çalışmalar dilerim.

Psiket..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Benzer Yazılar